Gitar Eğitimi

Bir Şarkının Akorlarını Kulaktan Çıkarmak: Sadece Kulak ve Gitarla Usta İşi Yol Haritası

admin
18 Ara 2025 • 7 min read

Bazı şarkılar ilk dinleyişte “basit” gelir. Birkaç akor dönüyordur, ritim akar gider. Sonra gitarı eline alırsın… Akorlar “kâğıt üstünde” doğru olsa bile şarkı bir türlü şarkı gibi duyulmaz. İşte o an, akor çıkarmanın sadece “doğru akor adlarını bulmak” olmadığını anlarsın.

Çünkü şarkının gerçek kimliği; akorların isimlerinde değil, bas yürüyüşünde, üstteki melodinin nefesinde, gitarın hangi bölgede konuştuğunda, vuruşun nerede bastırıp nerede geri çektiğinde saklıdır.

Bu yazıda, “kulaktan akor çıkarma”yı internet ezberleriyle değil, gitaristin sahada kullandığı yöntemlerle ele alacağız: önce şarkının iskeletini bulacağız, sonra onu şarkı yapan ayrıntıları tek tek yerine oturtacağız. Capo ve transpoze kısmını da, sadece teori diye değil, gerçek müzisyen refleksi olarak okuyacaksın.


Dinlemek: Akor Çıkarmanın Yarısı Değil, Tamamı

Kulaktan akor çıkarmada en pahalı ekipman, en iyi uygulama, en büyük teori kitabı değil: doğru dinleme.

Kulağın tek seferde her şeyi yakalamasını bekleme. Akor çıkarma, bir şarkıyı “parça parça görme” sanatıdır. Bu yüzden ilk iş, bir bölüm seçmektir. Genelde en sağlıklı yer nakarattır; çünkü armonik merkez (ton) çoğu zaman orada daha net hissedilir. Verse daha belirsiz olabilir; bilerek “askıda” bırakılmış akorlar sık görülür.

Şarkıyı küçük bir döngüye al. 5–10 saniyelik bir loop bile yeter. Bu kısa döngü içinde iki şeye kulak kesil:

  • Değişim nerede oluyor?

  • Neye “dönüyor” gibi hissediyor?

Biri akor hareketini verir, diğeri ton duygusunu.


Usta Gitaristlerin Sırrı: Bas Notası Akoru Ele Verir

Akor çıkarmanın en büyük kestirmesi bas notadır. Çünkü armoninin gövdesi çoğu zaman altta yürür: bas gitar, piyanonun sol eli, synth bass… hatta bazı kayıtlarda gitarın alt frekansta bıraktığı iz bile.

Bas notayı bulduğun anda, akorun yarısını zaten çözmüş olursun.

Gitarla bas notayı ararken akor basma. Tek nota çal. Kalın Mi (E) ve La (A) telleri bunun için ideal. Şarkı dönerken, sen de tek tek notaları dolaş: “Bu notayla kavga etmeyen, şarkının içine oturan hangisi?” diye dinle.

Bas notayı yakaladıktan sonra, şarkının akor değişimlerini bir tür “alt yazı” gibi görmeye başlarsın. Çünkü bas, çoğu popüler şarkıda akorların köklerini ya da en azından yönünü verir.

Bazı anlarda akor doğru olduğu hâlde şarkı hâlâ tuhaf gelebilir. Bunun en yaygın sebebi, akorun üst yapısının doğru olup basının farklı olmasıdır. İşte o meşhur slash chord hissi burada doğar: G/B, D/F# gibi.

Bu noktada çok etkili bir refleks var: Akoru aynı bırak, bası değiştir. Bir anda kayıtla aynı “çekim gücünü” hissettiysen, doğru kapıyı çalmışsındır.


Tonu Bulmak: “Eve Dönüş” Hissini Yakalamak

Tonu (key) bulmak, teoriyle uğraşmadan da yapılır. Hatta çoğu gitarist böyle yapar. Çünkü ton; notalarla değil, hisle kendini belli eder.

Şarkıda bazı anlar vardır: cümle biter ve müzik sanki “tamam” der. Nefes alır. İşte bu, ev duygusudur. Tonik akor çoğu zaman burada saklanır.

Bunu yakalamanın pratik yolu şudur:
Bölüm bitişlerini dinle. Nakaratın sonunda, verse’in sonunda, köprüye girmeden önce… müzik nerede rahatlıyor?

Eğer bulduğun bas notasıyla bu rahatlama noktası çakışıyorsa, ton merkezini neredeyse kesin yakalamışsındır.

Tuner veya telefon uygulaması kullanacaksan, en doğru kullanım burasıdır: Kulağın bulduğu “merkez” notayı doğrulamak. Uygulamanın verdiği sonuç, kulağının kararını desteklemek için bir kontrol mekanizması gibi çalışmalı; karar verici olmamalı. Çünkü kayıt içinde hem bas hem armoni hem de overtonlar varken uygulamalar çok kolay yanıltılabilir.


“Majör mü Minör mü?” Sorusu Yetmez: Akorun Karakterini Çözmek

Yeni başlayanların en sık düştüğü tuzak, her şeyi majör/minör ikiliğine sıkıştırmaktır. Oysa modern kayıtlarda duyduğun şey çoğu zaman daha nüanslıdır: sus akorlar, 7’liler, add9’lar, küçük renk notaları…

Yine de panik yok. Usta iş akışı şudur: önce iskelet, sonra renk.

Önce majör/minörü çöz. Aynı kök notanın majör ve minörünü arka arkaya çal. Hangisi şarkıyla daha az sürtüşüyor? Hangisi “fazla dramatik” veya “fazla neşeli” kalıyor? Şarkı çoğu zaman sana “ben böyle değilim” diye itiraz eder. O itiraz, doğru yönü gösterir.

Şarkı majör/minör gibi belirgin değil de daha “nötr, açık, havada” gibi duyuluyorsa, sus akor şüphesi artar. Özellikle arpejli pop/indie gitarlarında bu çok yaygındır. Düz majör/minör bastığında akor fazla “net” duyulur; sus bastığında kaydın içine karışır.

7’li akorlara gelince… Eğer şarkının duygusu biraz daha akışkan, biraz daha groove odaklıysa (funk, soul etkisi, blues gölgesi, pop ballad), 7’li karakterler çok sık çıkar. Dominant 7, maj7 ve m7 birbirine benzese de hisleri farklıdır: biri “çözülmek ister”, biri “tatlı bir gerilim taşır”, biri “yumuşatır”.

Bu ayrımı yapmanın en iyi yöntemi, tam akoru değil, küçük parçayı denemektir: kök + 3 + 7 gibi. Büyük şekiller kulağı boğar; küçük şekiller gerçeği daha net gösterir.


Akoru Bulmak Yetmez: Voicing Bulmadan Şarkı Gelmez

Aynı akor, gitarda farklı yerlerde farklı insanlar gibi konuşur. Bir yerde kalın, bir yerde parlak, bir yerde kapalı, bir yerde ince…

Kayıtta duyduğun gitarın tınısı, çoğu zaman hangi voicing’i seçmen gerektiğini söyler. Eğer kayıt parlak ve “çınlayan” bir açık akor hissi taşıyorsa, gitarist büyük ihtimalle açık akor bölgelerinde veya capo ile çalıyordur. Eğer kayıt daha yoğun ve tok, orta frekansı bol bir duvar gibi duruyorsa, barre/power chord bölgesi daha olasıdır.

Bir de gerçek hayattaki büyük sır var: Kayıtta çoğu zaman duyduğun şey 6 telli tam akor değil; triad’dır. Üç sesli küçük akorlar. Üst tellerde (G–B–E) kurulan triad’lar, miksin içinde çok net duyulur ve şarkının armonik kimliğini taşır.

Triad’larla akor çıkarmaya başladığında, “Akor doğru ama tam oturmuyor” probleminin büyük bir kısmı kendiliğinden çözülür. Çünkü kaydın duyurduğu şey, senin de çaldığın şey olur.


Capo: Kolaylık İçin Değil, Ton Rengi İçin

Capo çoğu kişinin gözünde “bare’den kaçma aparatı”dır. Oysa capo, şarkının gitar tınısını yakalamanın en hızlı yoludur.

Bir şarkının gitarı parlak, ince, tıkır tıkır duyuluyorsa ve sen aynı akorları standart pozisyonda bastığında daha kalın, daha donuk çıkıyorsa; sorunun akor değil, bölge olması çok muhtemeldir. Capo burada devreye girer.

Capo takmak, gitarın doğal rezonansını başka bir bölgede açar. Açık akorların parlaklığını yukarı taşır. Bu yüzden bazı şarkılarda akorların “adı” kadar, capo’nun “yeri” de şarkının karakterinin parçasıdır.

Capo’yu denemek için karmaşık hesaplara girme. Akorları bulduktan sonra, şarkının tınısı sende hâlâ “aşağıda” kalıyorsa, capo’yu birkaç perde dene. Bir anda gitarın kayda yaklaştığını hissedeceksin.


Transpoze: Kulağın Bulduğunu Elin Anlayacağı Dile Çevirmek

Transpoze, pratikte iki nedenle yapılır:
Şarkıyı vokale uydurmak veya çalımı kolaylaştırmak.

Gitarist açısından transpoze, çoğu zaman “şekil değiştirme” işidir. Barre şekilleriyle bir akoru kaydırdığında, akor ismi değişir ama şekil aynı kalır. Açık akorlarda ise iki yol vardır: ya capo ile aynı tınıyı korursun, ya da farklı voicing’lerle aynı armoniyi başka bir bölgede kurarsın.

Burada önemli olan, transpozeyi teorik bir tablo gibi değil, bir sahne refleksi gibi düşünmektir. Vokal biraz alçak kalıyorsa, şarkıyı 1–2 yarım ses yükseltmek çoğu zaman yeter. Vokal çok geriliyorsa, 1–2 yarım ses düşürmek. Bu küçük kaymalar bile şarkıyı bambaşka bir konfora taşır.

Ve evet, iyi gitaristler bunu çoğu zaman “hesaplayarak” değil, birkaç denemeyle “hissederek” yapar.


Ritim: Akorlar Doğruyken Şarkıyı Yanlış Yapan Şey

Akorlar doğru ama hâlâ şarkı gibi değilse, bunun en yaygın sebebi ritimdir. Çünkü müzik; notalarla değil, zamanla yaşar.

Ritmi yakalamak için önce basit başla: sadece downstroke. Tempo otursun. Sonra vurguları bul: genelde 2 ve 4’te trampet vardır; rock/pop’ta bu çok belirgindir. Sonra boşlukları doldur: upstroke’lar, ghost vuruşlar, küçük susmalar…

Burada usta işi bir dinleme tekniği var: Akoru değil, davulu dinle. Gitarını bir an “vurmalı çalgı” gibi düşün. Ritim oturduğunda, akorlar sanki daha doğruymuş gibi duyulur. Çünkü akorlar artık doğru yere düşmeye başlar.


Yardımcı Araçlar: Kulağı Köreltmeden Nasıl Kullanılır?

Tuner veya telefon uygulaması, akor çıkarma sürecinde çok işe yarar — ama yanlış kullanırsan kulağını tembelleştirir.

En doğru kullanım biçimi şudur:
Kulağın bir ihtimal bulur, uygulama o ihtimali doğrular veya alternatif sunar. Yani araç “öğretmen” değil, “ayna” gibi davranır.

Bas notayı bulduktan sonra “Bu gerçekten B mi?” diye kontrol edebilirsin. Akorun kökünü bulduktan sonra “Şüpheliyim, doğru mu?” diye bakabilirsin. Ama baştan sona uygulamaya teslim olursan, kayıt içindeki karmaşadan dolayı uygulama seni kolayca yanlış akorlara sürükleyebilir.

Kural basit: önce kulak, sonra kontrol.


Akor Çıkarmayı Ustalığa Taşıyan Gizli Küçük Hileler

Buraya kadar sistem kurduk. Şimdi gitaristlerin pratikte hız kazanmak için kullandığı bazı “küçük ama ölümcül” hileler var:

Şarkıyı bir anda çözmeye çalışma. Önce iki akor bul, döngüyü hisset. Sonra üçüncüyü aramak çok daha kolay olur.

Kayıtta gitar yoksa bile, piyanonun veya synth’in armonisi genelde triad mantığıyla okunur. Üst üç tel triad’ları bunun için idealdir.

Bazı şarkılar power chord temellidir. Majör/minör aramak gereksiz olabilir. Eğer distortion varsa ve armoni “kalın” geliyorsa, 5’li yapılar çoğu zaman en gerçekçi çözümdür.

Akor doğruyken yanlış gelen yerlerde, “ek notalar” yerine önce bas notayı sorgula. Çünkü bir slash chord ihtimali, add9 ihtimalinden daha sık çıkar.

Melodinin durduğu notayı yakalarsan, akor kalitesi daha hızlı çözülür. Çünkü melodi çoğu zaman akorun karakter notasını (3 veya 7 gibi) açık eder.